İllüzyon
--
"Hayatını düzene sok, su iç, erken kalk, mutlu ol. Şunu da yap, bunu da yap."
"NASIL?"
Bu sorunun cevabı yok. Kendinizi iyileştirmenin tek ve sürekli işleyecek bir kuralı yok. Bu tavsiyeler, nasıl'ı cevaplamıyor; ayrıca sürekli aynı ve basitler. Peki ne işe yarıyorlar? İnanç.
İnsanların inanmaya, birilerinin de onlara inanmasına ihtiyacı var. Birinin sizin yanınızda olmasını, size her türlü durumda destek olmasını istiyorsunuz. Bu her türlü durumun kuvveti manevi yöndedir. Teoride maddi desteği sağlamak, maneviden çok daha kolay.
İnanç bir illüzyon. Tıpkı diğer her şey gibi. Neye inanırsanız, gerçeği o yönde manipüle edersiniz. İllüzyonlarınız sizi ayakta tutar. İllüzyonunuz yıkılırsa, siz de yıkılırsınız. Benlik (bireyi aksiyom alan her türlü fikir, mesela biricik olmak) bir illüzyon. Sandığınız kadar değerlisiniz çünkü "değer", bir illüzyonu oluşturma aracıdır. Nesneler, kavramlar kendi başlarına böyle illüzyonları taşımazlar. Nesnelerin, kavramların illuzyonunu siz oluşturursunuz. İllüzyonlar inanmakla çalışırlar.
Sarılın.
Hayatınızı yönlendirmek için belki de binlerce yol vardır. Haddinden fazla gelişmiş her bir biyolojik makinenin yapacağı üzere, bu yollardan birini seçersiniz ve işe yarayacağına inanırsınız. Bu aşırı gelişmişliğin, yani bilincinizin bir sonucu olarak farkında olduğunuz şey, yukarıda da dediğim üzere, nesnelerin ve kavramların tek başına bir değer, bir illüzyon taşımadıklarıdır. Bu gerçek, bir ineğe değil ama size acı veriyor. Bu acıyla, biyolojik bir teşvik ve zekanızın sorun çözme gücü sayesinde belirli illüzyonlara bağlanarak başa çıkarsınız. Gerçeklikten kaçarsınız.
Sevin.
Milliyetçi olun ve askere gidin. Hayatınızı adayacak bir şey.
Milliyetçi olun ve dağa çıkın. Hayatınızı adayacak bir şey.
Pozitif olun.
Toplumlar ve topluluklar illüzyonun araçlarıdır. İnançları ayakta tutarlar. Birlikte gülersiniz. Birikte ağlarsınız. Birlikte aynı davaya baş koyarsınız. Birbirinize olan inancınızı sarsılmaz bir şekilde birbirine bağlar. Bu durumda yanlış bir toplumda doğmak, bilincin gelişiminden çok daha büyük bir felakettir. Mağaradan çıktınız ama gölgeler mağaradaki gibi değil çünkü ışık yok.
Kısacası, kişisel gelişim kitaplarına o kadar da kötü bakmıyorum artık. İnsanların fazla gelişmiş ancak bir o kadar da aptal (aptalı ne anlamda kullandım ben?) olduğu gerçek ve birinin tepelerine çıkıp onlara aynı basitlikleki şeyleri aktarması, sürekli tekrar etmesi gerek. Yaşamak istiyorsanız ve ihtiyacınız olan bir kişisel gelişim kitabı ise siz de bakmayın. Destek alın. Kendinizi kandırın. Kandırmayınca tahammül edilemiyor.